Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gezi Parkı protestolarına yönelik müdahaleleri nedeniyle tepki çeken, daha önce “destan yazdıkları” söylemiyle sahip çıktığı Çevik Kuvvet polisleriyle bugün iftarda biraraya geliyor.
Başbakan Erdoğan, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün düzenlediği iftar programına çevik kuvvet polisleri ile iftar yapıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğü'nün düzenlediği iftarda çevik kuvvet polisleri ile iftar yapıyor.
Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü bahçesinde düzenlenen iftar yemeğine, Başbakan Erdoğan'ın yanı sıra İçişleri Bakanı Muammer Güler, çeşitli polis şube müdürleri ve bin 500'e yakın çevik kuvvet polisi katılıyor. Programa Başbakan Erdoğan ezan okunduktan 3 dakika sonra gelirken, Erdoğan'ı çevik kuvvet tören ekibi karşıladı.
İftar yemeğinin menüsünde ise; ezo gelin çorbası, mevsim salata, kuzu tandır, iç pilav, fındıklı şeker pare, baklava, kadayıf ve ramazan şerbeti bulunuyor.
Başbakan Erdoğan, çevik kuvvet polisleriyle yaptığı iftarda programında; "Güvenlik teşkilatlarımızı karalamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu teşkilat, olumsuz örneklerle kirlenmeyecek kadar pırıl pırıl bir teşkilattır. Bu teşkilat, birikimli, donanımlı, özellikle de dürüstlük, disiplin, hakkaniyete saygı noktasında son derece hassas bir teşkilattır" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün düzenlediği iftar programında çevik kuvvet polisleri ile iftar yaptı.
Başbakan Erdoğan, demokrasinin gelişmediği ülkelerde polisin sadece 'devleti korumak gibi tartışılır' pozisyonda olduğunu söyleyerek, demokrasinin ileri seviyelerde olduğu ülkelerde ise polis devletten daha ziyade bireyi, bireyin haklarını, özgürlerini, evrensel değerlerini korumak için görev yaptığını kaydetti. Son 10 buçuk yılda bu konuda büyük reformlar yaptıklarını belirten Erdoğan; "Biz hükümet olarak Şeyh Edebali'nin Osmangazi'ye öğüdünü her adımımızda bir temel ilke olarak aldık. Şeyh Edabali şunu söylüyordu; İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Eğer devletin asıl sahibi olan bireyi, insanı dışarıda bıkarırsanız, devleti sahibi olan vatandaşa karşı koruma altına alırsanız o devlet zalimleşir, yıkılmaya mahkum olur. Kendi vatandaşını kendisine tehdit olarak gören devlet zalim, ceberrut devlettir. Bizim böyle bir devlet anlayışımız Selçuklu'da, Osmanlı'da olmadı, Cumhuriyet'te de olmaz. İşkence, kötü mualeme, devletin bekası adına adeta vazgeçilmez bir güvenlik aracı olarak görülüyordu. Biz bu insanlık dışı muameleye son verdik. Geçmişte biz karakollara gittiğimiz zaman, hakikaten hep gülmeyen yüzlerle karşılaşırdık, ürkerdik, korkardık. Acaba nereye geldik, şimdi ne olacak? Hep bu soruları kendimize sorardık. Ama artık böyle bir emniyet müdürlüğü yok, böyle bir karakol yok. Artık içeriye adımı attığınız zaman o sert ifadelerle, somurtan yüzlerle karşılaştığımız bir yapı sözkonusu değil. Ve artık bu insanlık dışı muameleye sıfır toleransın olduğu bir dönem yaşanıyor. Sonuçta birey, vatandaş kazandı, ama devlette kaybetmedi, o da kazandı" diye konuştu.
"BİZ BUGÜN POLİSİMİZLE GURUR DUYUYORUZ, İFTİHAR EDİYORUZ"
Başbakan Erdoğan, konuşmasında AB'yi eleştirerek şunları söyledi; "Demokratik reformlarını gerçekleştiren, on yılların hatalarını düzelten, telafi eden bir ülkeyiz. Böyle bir süreçte elbette hatalar olacaktır, yanlışlar olacaktır. Böyle büyük bir teşkilat içinde, suça karışanların, yanlış yollara meyledenlerin, hata yapanların olması son derece doğaldır. Önemli olan bunların üzerinin örtülmemesi, bunlara gereken cezaların verilmesidir. 265 bin kişiden oluşan bu büyük teşkilat, içerisinde yanlış yapanların öne çıkarılması suretiyle bütün bir teşkilatın töhmet altında bırakılmasını biz asla kabul etmeyiz. Biz bugün polisimizle gurur duyuyoruz, iftihar ediyoruz. Bugün AB başta olmak üzere Batı, diğer Batıcı ülkeler, onların polislerinin vatandaşlarına yaklaşım tarzı bizim artık çok gerimizde kalmıştır. Bizde şefkat eli vardır, onlarda ise demir yumruklar vardır. Ama bunlar kampanyalarını iyi yapıyorlar, sesleri fazla çıkıyor. Ve Türk polisini karalamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Güvenlik teşkilatlarımızı karalamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Onlar ne yaparsa yapsın, biz hukuk içerisinde kalmak suretiyle, hukukun sizlere verdiği yetkiyi azami ölçüde kullanmakla, bu ülkede özgürlüklerin de, demokrasinin de koruyucusu olacaksınız. Yoksa birilerinin dediği noktada hareket edecek olursak, acınacak hale düşer ki biz polis teşkilatımızı da, jandarmamızı da asla acınacak halde görmek istemiyoruz. Bu teşkilat, olumsuz örneklerle kirlenmeyecek kadar pırıl pırıl bir teşkilattır. Bu teşkilat, birikimli, donanımlı, özellikle de dürüstlük, disiplin, hakkaniyete saygı noktasında son derece hassas bir teşkilattır. Birkaç kötü örnek üzerinden tüm teşkilatın karalanmasına müsade etmeyiz. Bunun karşısında da duran ilk biz oluruz."
"KARA PROPAGANDAYLA, YALANLA POLİSİMİZİN YIPRATILMASINA SEYİRCİ KALMAYIZ"
Başbakan Erdoğan; "Eğer haksızlık, hata varsa bunun karşısında ilk duracak olan biz oluruz. Eğer her şey yasalar, evrensel standartlar dahilinde ilerliyorsa kara propagandayla, iftirayla, yalanla, alçakca kampanyalarla polisimizin yıpratılmasına da seyirci kalmayız" dedi.
Başbakan Erdoğan, polisin ve jandarmanın toplumsal olaylara müdahalesinin çok sık eleştiri konusu yapıldığını ifade ederek; "Medya ve sosyal medya yoluyla, kara propaganda çalışmalarıyla çok sayıda yalan ve iftirada buna ilave edilmek suretiyle, tüm emniyet teşkilatımızın hedef alındığına, karalanmak istendiğine şahit oluyoruz. Bu millet polisini çok iyi tanıyor, biliyor, emin olun ki polisine de evladı gibi sahip çıkıyor. Kimin ne dediği değil, milletin ne dediği, ne hissettiği önemlidir. Bizi bazı gazetelerin manşetleri değil, unutmayın milletin manşeti ilgilendirir. Biz iftiralara bakmayız. Biz bu ülkenin öz be öz evladına sıkılmadan, utanmadan küfreden beyni felçli zihniyete değil, milletin hissiyatına bakarız. Biz polisimize emre itaatsizlik çağrısı yapacak kadar gözü dönmüş, gözünü şiddet, öfke, nefret bürümüş olanların çağrılarına değil, milletin ne dediğine bakarız. Bu hakaretlere siz asla kulak asmayacaksınız. Siz yasaların size tanıdığını yetkilerden dışarı çıkmamak suretiyle onlara gereken dersi vermiş olacaksınız. Onlar sizi tahrik etmek için her türlü çirkin eylemin içine girebilirler, ama siz hukukla, edeple, adapla hareket ederek onlara dersini bildirmelisiniz. Bunların panzehiri inanın sadece budur. Unutmayın; edepsiz olan edepten korkar, hukuksuz olan hukuktan korkar" dedi.
"KİMSENİN YARALANAN YÜZLERCE POLİSİMİZİ GÜNDEME GETİRDİĞİ YOK"
Başbakan Erdoğan, polisin son iki aydır, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere şehirlerde ortaya çıkan sokak eylemlerine karşı, büyük bir sabırla, demokratik bir tavırla karşılık verdiğini savunarak şunları kaydetti; "Yeri geldi sizler zora girdiniz. Bunu Batı'nın polisi yapmaz. Kullandığınız yöntemler, demokratik bir ülkede emniyet güçlerinin kullandığı yöntemler neyse onlardan çok daha fazlası olmuştur. Kimsenin yaralanan yüzlerce polisimizi gündeme getirdiği yok. Hiçkimse polisimize, taşlı, sopalı, molotoflu, havai fişekli, hatta silahlı saldırıların üzerinde durduğu yok. Aylardır her türlü vandallığa, hukuksuzluğa karşı sabırla tahammül eden, hukuk ve demokrasi içinde müdahale eden polisimiz hedef gösteriliyor ama eylemcilerin sırtı sıvazlanıyor. Bizim polisimiz TOMA'sıyla suyu da kullanır, yeri geldiği zaman biber gazını da kullanır. Bu onun hukuki bir görevidir. Bu oradaki güvenliği tesis için yapar. Orada güvenliği tesis için polisimize silah sıkanların takındığı tavrı mı takınacaktı? Bizim polisimiz hiçbir zaman bu yola tevessül etmedi. Ama bakın ABD'de 17 yaşındaki çocuk öldürüldü. Kıyası yapsınlar, bize akıl verenler önce kendilerine baksınlar. Eğer haksızlık, hata varsa bunun karşısında ilk duracak olan biz oluruz. Eğer her şey yasalar, evrensel standartlar dahilinde ilerliyorsa kara propagandayla, iftirayla, yalanla, alçakca kampanyalarla polisimizin yıpratılmasına da seyirci kalmayız. Nitekim, polisimizin toplumsal olaylara müdahalesi, bu konudaki eleştiri ve ithamlar gerek emniyet teşkilatı içinde, gerek yargı düzeyinde çok büyük bir hassasiyetle takip ediliyor. Yasadışı bir hadise varsa, kendi elimizle bunu yargıya taşırız."
POLİSE EMEKLİLİK MÜJDESİ
Emniyet teşkilatının görevini huzur içinde yapabilmesi için polisi desteklemeye devam ettiklerini ifade eden Erdoğan, lojmanlar, eğitim hakkı, teçhizat, özlük hakları, maaşlar konusunda imkanları zorlayarak düzenlemeler yaptıklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, ayrıca polislere emeklilik ile müjde vererek, gelecek yasama yılında emeklilikle ilgili düzenlemenin Parlemento'dan yasalaştırmaya gayret edeceklerini belirtti.
Bu arada iftar menüsünde yer alan 'demirhindi şerbeti'nin üzerinde yazan 'kimyasal koruyucu içermez' ibaresi, katılımcılar arasında esprili sohbetler yapılmasına neden oldu. İçişleri eski Bakanı İdris Naim Şahin'in 'Biber gazı kimyasal madde içermez' sözünün hatırlatılarak 'biberimizde şerbetimizde kimyasal madde içermiyor' espirileri yapıldı.
Milliyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder